ZMMS kapsamında sigortacının rücu hakkı

ZMMS kapsamında sigortacının rücu hakkı

T.C. ALTINBAŞ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ 

ZORUNLU MALİ MESULİYET SİGORTALARINDA SİGORTACININ

 RÜCU HAKKI

 

HAKAN FIRAT EMİRZADE 

DERS

SİGORTA HUKUKU

 

İÇİNDEKİLER 

GİRİŞ  1

 

§ 1. ZORUNLU MALI MESULİYET SİGORTASI KAVRAMI  2

§ 2. HALEFİYET VE RÜCU HAKKI 3

§ 3. SİGORTACININ RÜCU HAKKI 3

A.     KASDİ HAREKET VE AĞIR KUSURUN VARLIĞI 4

B.     EHLİYETSİZ ARAÇ KULLANMAK. 4

C.      ALKOLLU VEYA UYUŞTURUCU MADDE KULLANMIŞ OLARAK ARAÇ KULLANMAK. 5

D.     İSTİA HADDİNİN AŞILMASI- TEHLİKELİ MADDE TAŞIMA RUHSATININ OLMAMASI VE    YOLCU TAŞIMA RUHSATI OLMADAN YOLCU TAŞINMASI  6

E.      SİGORTA ETTİRENİN BAZI YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMESİ 6

F.     SİGORTALI ARACIN ÇALINMASI VEYA GASP EDİLMESİNDE KUSURLU OLMAK. 7

G.     OLAY YERİNİ TERK ETMEK. 7

§ 4. ZAMANAŞIMI   7

SONUÇ. 8

KAYNAKÇA   9

 

GİRİŞ

 

Ülkemizde, motorlu taşıt işletenleri “Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası“ yaptırmak mecburiyetindedir. Zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortacı, poliçe teminat bedelleri kapsamında ve belirlenmiş şartlar çerçevesinde kaza neticesinde ortaya çıkan zararları karşılayacaktır. Böylelikle hem zarara sebebiyet veren sigortalı hem de kaza neticesinde zarara uğrayan taraf ekonomik güvence altında olacaktır. Ancak bazı durumlarda ZMMS sigortacısının, sigortalısına karşı kaza nedeni ile ödemiş olduğu tazminata ilişkin olarak rücu hakkı bulunmaktadır.

Çalışmamızda zorunlu mali mesuliyet sigortası kavramı, halefiyet ve rücu hakkı kavramlarının incelenmesi ve sigortacının kaza neticesinde zarara sebebiyet veren tarafa hangi durumlarda rücu edebileceği ele alınıp incelenecektir.

 

  1. ZORUNLU MALİ MESULİYET SİGORTASI KAVRAMI 

Zorunlu mali mesuliyet sigortası[1] ilk kez 1953 yılında 6085 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu ile hukukumuza girmiştir, ardından 1983 yılında 2918 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve günümüz şartlarına uyarlanmaya çalışılmıştır. Kabul edilen bu kanun ile beraber sigortacının sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayandırılmaya başlanmıştır. KTK’nın 91 ile 101. hükümleri arasında, önce işletenin sorumluluğu hakkında özel hükümlere yer verilmiş, sonra da bu sorumluluğun zarar gören kişiler lehine sigorta ettirilmesi zorunluluğu kabul edilmiştir.[2] ZMMS’nin getiriliş amacı, trafik kazaları nedeniyle üçüncü kişilerin uğrayacakları zararların kolaylıkla tazmin edilebilmesi ve zarardan sorumlu işletenin kaza riskine karşı ekonomik bakımdan korunmasıdır. Ancak günümüzde zarar göreni korumak amacı daha da öncelik kazanmıştır.[3]

ZMMS kapsamında sigortalının manevi zararları karşılanmaz, sadece maddi zararları sigorta kapsamında teminat altına alınmaktadır.[4] Sigorta kapsamındaki maddi zararlar, ölüm veya yaralanmalara ilişkin olabileceği gibi eşyaya bağlı zararlarda olabilir.

Sigorta ile işletenin sorumluluğu ortadan kalkmaz. İşleten de zarar görene karşı sigortacı ile müteselsil sorumludur. İşleteninin verdiği zararı, sigortacının daha kolay tazmin edeceği düşünülerek sigortacıya da sigorta limiti dâhilinde tazmin sorumluluğu yüklenmiştir. Sigorta teminat limitinin üzerinde oluşacak zararlardan işleten sorumludur. Ancak, araç sahibi, hem kendi aracında oluşacak zararın tazminini hem de zarara uğrayana karşı daha fazla limitle güvence altında olmayı istiyorsa, uygulamada kasko sigortası denilen, ihtiyari sorumluluk sigortası da yaptırabilir.

KTK m. 91’de “İşletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” denmektedir. Buna göre, ZMMS motorlu araç işletenler için zorunludur.

Meydana gelen bir kazada zararın önlenmesi veya azaltılması amacıyla, sigorta ettirenin yapacağı makul ve zorunlu masraflar sigortacı tarafından karşılanır. Zararın önlenmesi veya azaltılması amacıyla alınan önlemler yararsız kalmış olsa bile bu amaçla yapılan masraflar sigortacı tarafından karşılanmalıdır.[5] ZMMS, işletenin haksız taleplere karşı savunmasını da temin eder. ZMMS, yalnızca Türkiye sınırları içerisinde zararların tazmini sağlar. Yurtdışında meydana gelen bir kaza nedeniyle sigortacı ZMMS kapsamında sorumlu değildir. İşletenin KTK’nın 85. maddesinin I, II, III. fıkralarından doğan tazminat sorumluluklarının ödenmesi ZMMS ile güvence altına alınmıştır.

  1. HALEFİYET VE RÜCU HAKKI 

Halefiyet ve rücu, hukuki mahiyetleri farklı ama aynı hukuki amaca yönelmiş iki kavramdır.[6] Halefiyet kısaca alacaklıya ifa bulunan bir kimsenin, onun tüm hak ve yetkilerine sahip olarak, sorumlu olan bir başka kişiye başvurmasıdır. Halefiyet hakkı, kişinin başkasına ait bir borcu yerine getirerek alacaklıyı tatmin ettiği ve onun haklarını yasada belirtilen durumlarda, yerine getirdiği miktar kadarını kendiliğinden kazanmasını sağlayan bir hak iken, rücu hakkı bir dönme hakkı olarak, başkasına ait borcu yerine getiren kişinin bu yerine getirme sebebi ile kendi malvarlığında meydana gelen eksilmeyi kanunda belirtilen sebepler gerçekleşmiş ise, gidermeye yönelik tazminat niteliğine sahip bir haktır.[7]

  1. SİGORTACININ RÜCU HAKKI 

KTK’da sigortacının kendi âkidi olan sigorta ettirene rücu edebileceği sebepler ayrıca belirtilmemiştir.[8] KTK md. 95/2 maddesinde sigortacının rücu hakkı genel bir düzenlemeye tabi tutulmuştur.[9] KTK md. 105/4 gereğince yetkili makamdan izin alınmaksızın düzenlenen bir yarışta gerçekleşen zararlar, zarara sebep olan motorlu aracın sorumluluk sigortacısı tarafından karşılanacağı ve bu durumda sigortacının, yarış için özel bir sigortanın yapılmamış olduğunu bilen veya gerekli özenin gösterilmesi halinde bilebilecek olan işleten veya işletenlere rücu edebileceği belirtilmiştir. Bu hüküm dışında 2918 sayılı Kanun ayrıca bir sebep belirtmemiştir. Rücu sebeplerinin düzenlenmesi sözleşme hükümlerine bırakılmıştır.

Sigorta sözleşmesinin ana muhtevasını oluşturan KMAZMSS Genel Şartları B.4. maddesinde sigortacının kendi âkidi olan sigorta ettirene rücu edebileceği sebepler sayılmıştır. KMAZMSS Genel Şartları’nda sayılan sebeplerin ise sınırlı olarak sayılmadığı ve sayılan rücu sebeplerinin açıklama mahiyetinde olduğu ifade edilmektedir.[10] Böylece genel şartlarda sayılan sebepler dışında kalan başkaca sebeplerle sigortacının kendi âkidi olan sigorta ettirene rücu edebileceği söylenebilecektir.

Aşağıda KMAZMSS Genel Şartları’nda sayılan sigortacının kendi sigorta ettirenine rücu edebileceği sebepler tek tek ele alınıp açıklanacaktır. Genel Şartlar’da sayılan rücu sebeplerinde çoğunlukla genel bir prensip olarak sigorta ettirenin kendi kusuru nispetinde ve kendi kusuru kadar sorumluluğu kabul edilmiş görünmektedir.

  1. KASDİ HAREKET VEYA AĞIR KUSURUN VARLIĞI

Genel şartlar B.4.a bendine göre zararı meydana gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı bulunmaktadır. Bu hükümden sigortacının sigorta ettirene rücu edebilmesinin şartının, tazminata konu olayın kasti bir hareket veya ağır kusurla gerçekleşmesi olduğu anlaşılmaktadır.[11] Madde hükmünde tam kusurdan değil de, kast veya ağır kusurdan söz edilmektedir. Sigortacı bakımından, sigorta ettiren kim ise, eylemlerinden sorumlu olduğu kimse (örneğin şöför) de o sayılmakta olup, bu kimselerin eylemleri de sigorta ettirenin eylemleri olarak kabul edilmektedir. [12]

  1. EHLİYETSİZ ARAÇ KULLANMAK

Motorlu aracın ehliyet sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi KMAZMSS Genel Şartları B.4.b fıkrasında bir rücu sebebi olarak belirtilmiştir.[13] Bu fıkra uyarınca rücu nedeni ehliyetsiz araç kullanmak değil, kaza gerçekleştiği sırada ehliyetsiz araç kullanmaktır. Bu rücu nedeni ile bir davanın davalı tarafı sürücü değil ancak sigorta ettiren olduğundan hüküm yalnızca sigorta ettiren hakkında kurulabilecektir. Başka bir ifade ile bu rücu nedenine dayanarak sigortacı kendi âkidi olmayan ehliyetsiz sürücüye davayı yöneltemez. Sigortacı tarafından kendi âkidi olmayan sürücüye açılan rücu davasının husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte riziko gerçekleştiğinde aracı ehliyetsiz olarak kullananın sigorta ettiren olması zorunlu değildir. Diğer bir ifadeyle sigorta konusu aracı sigorta ettiren kendisi dışında ehliyetsiz bir kimseye kullandırırken rizikonun gerçekleşmesi halinde de sigortacının rücu hakkı doğmaktadır. Hatta sigorta ettirenin kendi belirleyip yetki verdiği şoförünün ehliyetsiz yardımcısına aracı terk ve teslim etmesi sigorta ettirenden kaynaklanmış sayılmakta ve sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı ortaya çıkmaktadır.

  1. ALKOLLÜ VEYA UYUŞTURUCU MADDE KULLANMIŞ OLARAK ARAÇ KULLANMAK

KTK md. 48/son uyarınca alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir. Karayolları Trafik Yönetmeliği (RG. 18.07.1997 T, S. 23053) md. 97/1262 uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üzerinde olan hususi otomobil sürücülerinin ve kanlarındaki alkol miktarı 0.20 promilin üstünde olan diğer araç sürücülerinin karayolunda araç sürmeleri yasaktır. KTK md.48/7 uyarınca ayrıca hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır.

KTK md. 48/1 uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç kullanmaları yasak olduğundan ve bununla paralel olarak yürürlükteki KMAZMSS Genel Şartları B.4.c fıkrasında sigortalı aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen limitin üzerinde alkol almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması birer rücu sebebi olarak kabul edildiğinden , artık yürürlükteki mevzuat gereği uyuşturucu madde kullanmakta olduğu gibi, başka bir şart aranmadan mevzuatta belirlenen miktarın üzerinde alkollü araç kullanırken riziko meydana gelmiş olması sigortacının rücü sebebine başvurması için yeterlidir. Kısaca belirtmek gerekirse artık ‘alkolün güvenli araç sürme yeteneğini engellemesi hali’ değil de ‘mevzuatta belirlenen yasal sınırın üzerinde alkollü araç sürme hali’ birer rücu sebebi olarak kabul edilmelidir.[14] Bununla birlikte sigortacının ispat yükünde bir değişiklik bulunmamaktadır. Sigortacı sürücünün yasal mevzuatta belirlenen sınırın üzerinde alkollü araç kullanırken kazayı yaptığını ispatlamak zorundadır. Zira zorunlu Genel Şartları B.4. maddesinde sigorta şirketinin sigortalısına rücu edebileceği şartlar düzenlenmiş olup, rücu hakkının doğduğunun ve maddede sayılan bu şartların var olduğunu ispat yükü sigorta şirketine aittir.

  1. İSTİAP HADDİNİN AŞILMASI - PATLAYICI, PARLAYICI VE TEHLİKELİ MADDELERİ TAŞIMA RUHSATI BULUNMAYAN ARAÇLARDA TAŞINIRKEN BU MADDELERİN PARLAMA, TUTUŞMA VE İNFİLAKI – YOLCU TAŞIMA RUHSATI OLMAYAN ARAÇLA YOLCU TAŞIMA

KMAZMSS Genel Şartları B.4.ç fıkrasında tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş olması bir rücu nedeni olarak sayılmıştır.

Uygulamada bu rücu sebebi ile ilgili olarak Yargıtay önüne gelen olayların istiap haddinin aşılması hakkında olduğu belirtilmektedir. İstiap haddi, aracın taşıyabileceği yolcu ve yük miktarını belirleyen azami sınırdır. KTK md. 3 uyarınca aracın taşıma sınırı güvenle taşıyabileceği en çok yük ağırlığı veya yolcu sayısıdır. Rücu sebebi olarak belirtilen durumların kazanın oluşumunda özellikle illiyet bağı olması gerekmekte, aksi durumda bu sebeplerle riziko arasında uygun illiyet bağının bulunmaması halinde sigortacının rücu hakkı ortaya çıkmaktadır.

  1. RİZİKONUN GERÇEKLEŞMESİ HALİNDE SİGORTA ETTİRENİN BELİRLİ BAZI YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMESİ

KMAZMSS Genel Şartları B.4.d fıkrasında sigorta ettirenin rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen sorumluluklardan kaçınması nedeni ile zarar ve ziyan miktarında bir artış olması hali bir rücu nedeni olarak belirlenmiştir. Sigorta ettiren kazanın meydana gelmesinden sonra 10 gün içinde rizikoyu sigortacıya ihbar etmek, rizikonun gerçekleşmesinden sonra sigorta ettiren açısından zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya rücu haklarının korunabilmesi için, önlem almak ve sigortacının talimatlara uymak, gerekli bilgi ile belgeyi sigortacıya zamanında vermek, kendisine açılan dava, talep veya cezai soruşturmayı sigortacıyı gecikmeksizin bildirmek ve tüm belgeleri derhal sigortacıya vermek, sigorta konusu ile ilgili başka sigortacılar varsa her birine rizikonun gerçekleştiğini bildirmek, maddi hasarlı trafik kazalarında motorlu aracı tutanak düzenlemek üzere güvenli bir alana çekmek şeklinde sınırlı sayıda sayılmış yükümlülüklerden bir veya birkaçını yerine getirmemiş ise ve bu yükümlülüklerin ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, zarar görenlere bu nedenle ödenen tazminat ihlaldeki kusur oranında sigorta ettirenden rücuen tahsil edilmektedir.

  1. SİGORTALI ARACIN ÇALINMASI VEYA GASP EDİLMESİNDE KUSURLU OLMAK

KMAZMSS Genel Şartları B.4.e fıkrasında tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigorta ettirenin kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğunun tespit edilmesi birer rücu sebebi olarak sayılmaktadır. Sigortalı aracın çalınması veya gasp edilmesinde sigorta ettiren veya onun eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olmaları aranmaktadır. Diğer bir ifadeyle bu kimseler aracın çalınması veya gasp edilmesinde kusurları bulunmuyorsa sigortacının rücu hakkı doğmamaktadır.[15]

  1. BAZI HALLER HARİÇ OLAY YERİNİ TERK ETMEK VEYA KAZANIN OLUŞ KOŞULLARINA İLİŞKİN GEREKEN BELGELERİN DÜZENLENMESİ YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANMAK

KMAZMSS Genel Şartları B.4.f fıkrasında bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması sigortacı bakımından bir rücu nedeni olarak belirtilmiştir.

  1. ZAMANAŞIMI

TTK md.1420/1 gereğince ‘sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482’nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar’. Sorumluluk sigortalarında ise TTK md. 1482’ye göre sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on yılda zamanaşımına uğramaktadır.


SONUÇ

 

ZMMS sigortacısı, 2918 sayılı Kanun’un 95/2. ve KMAZMSS Genel Şartları B.4. maddeleri gereğince ifa etmiş olduğu tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya tamamen kaldırılmasına dair şartları üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, kendi sigortacısına rücu edebilecektir. Sigortacının bu noktada rücu hakkı halefiyet ilkesinden kaynaklanmaz,sözleşmenin diğer tarafı olan sigortacıya karşı defi hakkına dayanarak kendi sigortacısına rücu etmektedir. Durumu söyle özetlemek mümkündür, ZMMS sigortacısının rücu hakkı sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.

KMAZMSS Genel Şartları B.4.ç fıkrasında rücu nedeni olarak belirtilen durumların rizkonun oluşumuna münhasıran illiyet bağının olması gerekmekte, aksi durumda bu sebeplerle kaza arasında uygun illiyet bağının bulunmaması halinde sigortacının rücu hakkı doğmamaktadır.

Sigortacının, sigortalısına rücu davası zamanaşımı sigortacının zarar gören üçüncü kişilere zorunlu trafik sigortası sözleşmesi gereği yaptığı ödeme tarihinden başlayarak iki yıl ve 1482‘nci madde hükmü gereğince rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl geçmekle zamanaşımına uğramaktadır.


KAYNAKÇA

Orhunöz, Ergun, Uygulamada Karayolları Trafik Kanununa Göre Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Ankara 1998.

Gökcan, Hasan Tahsin/ Kaymaz, Seydi, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Rücu Davaları ve Suçları, Ankara 2008.

Ulaş, Işıl, Uygulamalı Sigorta Hukuku, Ankara 2007.

Vural, Güven, Trafik Sigortası, Ankara 1981.

Zekeriya Yılmaz, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, 3. Baskı, Ankara 2014.

Hamdi Yılmaz, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuksal Sorumluluğu, İstanbul 2014.


[1] Kısaca artık ZMMS denilecektir.

[2] Orhunöz, Ergun, Uygulamada Karayolları Trafik Kanununa Göre Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Ankara 1998, s. 186.

[3] Gökcan, Hasan Tahsin/ Kaymaz, Seydi, Karayolları Trafik Kanununa Göre Hukuki Sorumluluk, Tazminat, Sigorta, Rücu Davaları ve Suçları, Ankara 2008, s. 235

[4] Ulaş, Işıl, Uygulamalı Sigorta Hukuku, Ankara 2007, s. 575.

[5] Vural, Güven, Trafik Sigortası, Ankara 1981,s.56.

[6] Zekeriya Yılmaz, Trafik Kazaları ve Taşımacılıktan Doğan Hukuki Sorumluluk Tazminat, Sigorta ve Rücu Davaları, 3. Baskı, Ankara 2014, s. 1106.

[7] Hamdi Yılmaz, Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Motorlu Araç İşletenin Hukuksal Sorumluluğu, İstanbul 2014,s.1106

[8] Yılmaz, s. 307.

[9] Y. 11. HD, 29.03.2005 T., E: 2004/6413, K: 2942

[10] YILMAZ, s. 1128.

[11] Y. HGK., 10.12.2003 T., E: 11-756, K: 743

[12] Y. TD., 07.11.1967 T., E: 1966/3268, K: 3941

[13] Y. 17. HD., 13.03.2012 T., E: 2367, K: 3063

[14] Y. 11. HD., 08.04.1996 T., E: 2125, K:2595

[15] YILMAZ,s.309.